16 Ekim 2012 Salı

Sakın Söyleme!


Sakın söylemeyin! Asla, bir toplum içindeyken, hatta bulunduğunuz ortamda sizden başka sadece bir kişi  varken bile, doğruluğu bilim adamları tarafından kanıtlanmamış, herkes tarafından kabul görülmeyen, kişiden kişiye değişebilen ve en fazla ne kadar nesnel olunabiliyorsa o kadar nesnel olmayan, sadece birazcık nesnel olan ve özellikle de kendi düşünceniz olan hiçbir şeyi söylemeyin. Çünkü eğer böyle bir hatayı yaparsanız;
1) Belki de o yanınızdaki kişi öküzdür, bağıra bağıra herkese söyler
2) Muhtemelen yanınızdaki kişi öküzdür, bağıra bağıra herkese söyler
3) Kesinlikle yanınızdaki kişi öküzdür, bağıra bağıra herkese söyler.  (Ki gerçekleşme olasılığı en büyük olan ihtimaldir bu.)
  Ben bu hatayı yaptım. Bugün dersine girdiğimiz öğretmenin gözleri masmavi ve çok güzeldi. Arkama dönüp insan görünümlü yaratık arkadaşıma: " Gözleri aynı Merlin'inkiler gibi, çok güzel ve masmavi." dedim. Yahu daha üzerinden iki saniye geçmeden bağıra bağıra, pardon, böğüre böğüre "Hoooğğciyyaaamm, önümüzdeki arkadaş gözlerinizin aynı ninesine benzediğini söyledi!" demez mi? Ben önce tabii bi afalladım, ne oluyor falan diye baktım, sonra o sahne tekrar gözümde canlandı. O an anladım ki arkadaşım, "Merlin"i "Nine" anlayarak doğası gereği yapması gereken öküzlüklerden birini yapmış. Kim bilir kadın ne düşünmüştür? Hayır bir de, zaten bizim akrabalarda hiç mavi gözlü insan yoktur ki? Hepsi de gayet kara kaşlı kara gözlü insanlardır.
  Zil çalınca hocanın yanına gidip durumun aslını da anlatamadım, çünkü daha zilin sesini duyar duymaz okulda ne kadar erkek varsa hocanın etrafına toplanıyorlar. Neyse daha sonra fırsatını bulup durumu hocaya açıkladım. Zaten Merlin'i tanıyormuş. "Ay olur mu öyle şey? Kırılmadım ben sana rahat ol." dedi. Üstüne bir de öptü. Daha sonra bu öküzlüğü yapanın yanına gittim ve " Arkadaşım, derdin ne de öküzlüğün sınırlarını zorluyosun? O hocaya ciyak ciyak böğürdüğün dilini keserim, sonra o parçaları yakarım, külleri de suya atarım, ne kadar inek varsa hepsine o suyu içiririm, sonra onları dağa gönderirim, o dağı da yakarım, sonra o külleri de suya atarım, sonra o suyu yine ineklere içirtirim ve bu döngüyü ineklerin nesli tükenene kadar devam ettiririm!"!.. Diyemedim ya la! Onun yerine kıza dalmamı isteyen ne kadar sinir kas kemik vb. hücrem varsa hepsini yatıştırarak:" Hocaya karşı senin yüzünden çok mahcup oldum. Kim bilir hakkımda ne düşündü?" dedim.
  Yani siz siz olun, öznel olmakla uzaktan yakından alakalı hiçbir düşünceyi dışarıya vurmayın. Ha, her şey içinizde çok mu birikti? O zaman çekilin odanıza, sayın, sövün, bağırın, çağırın... Ne bileyim yani bir şekilde içinizdekileri dışarı dökün. Ama bunu yapmadan önce, odanızda birinin, canlı ve duyabilen herhangi bir varlığın, böceğin falan olmadığına dikkat edin
  BRAFER